Necmeddin ŞAHİNER - Yeni Asya Yayınları / 1975 / Kitap
*Risalei Nurları niçin yazdığını kendi tabiri ile şöyle anlatıyor.
"İrşadı Müslimin ve ikazı gafilin."
*Bediüzzaman Nedir?
Zamanın Güzelliği manasındadır. Kendisine sorulduğunda ise
1- Risalei Nurlar Bediüzzamandır. Yani zamanın güzelliğidir
2- Yöreye has giyimi, İstanbulda insanlar tarafından
yadırganır. Onun bu garip halini bediüzzaman olarak tanımlar. Zamanın farklısı, tuhafı gibi anlamında.
*Kendisinin hürriyetle ilgili heyecanı, hevesi, Osmanlı Padişahı ile pervasız konuşması (hafiyelik ve jurnalcilik anlayışını eleştirmesi), ittihat ve terakki mensuplarını Bediüzzaman'a yaklaştırdı. Ancak onlardaki gevşeklik ve laubalilik Bediüzzaman'ın ihtarına sebep olmuştur.
*Hürriyet ile ilgili görüşü;
Birgün meclisi mebusanda mebuslara yaptığı hitabede şunları söylüyor:
-Meşrutiyeti, meşruiyet ünvanı ile terakki ve telkin ediniz. Ta yeni ve gizli ve dinsiz bir istibdat, pis eliyle o mübareki garazlarına siper etmekle lekelemesin.
Hürriyeti, şeriatın adabı ile kayıt altına alınız. Zira cahil insanlar ve halk, kayıtsız hür olsa, şartsız tam serbest olsa sefih ve itaatsiz olur.
*Hitabetinin etkileyiciliği sayesinde aşağıdaki isyanları sonlandırmıştır.
-Hamalların isyanını
-Medrese öğrencilerinin isyanını
-ittihadçıların arasındaki tartışmayı
-31 mart olayında 8 taburun eskerleri
*isyan eden askerlere şöyle hitap etmiştir.
"Haklı amire itaat farzdır. Zira sabitler sizin ululemrinizdir. Vatan ve millet menfaatine nizamı askeride ululemre itaat farzdır"
*Teşkilatı Mahsusa'da Said Nursi de vardı.
Birinci Cihan harbi için hazırlanan "Cihad Fetvasını" Teşkilatı mahsusa içindeki 5 kişi imzalamıştır. Kendisi de bunlara dahildir.
*Yeşilay'ın kuruluşunda imzası vardır.
*İngilizlerin İstanbul'u kuşattığı, Ermenistan devletinin kurulduğu dönemlerde "Kürdistan Kuralım" diyenlere; "Hayır! Osmanlı'yı ihya edelim" demiştir.
Yine Şeyh Said ve bölgedeki bazı kimselerin bu yönde isteklerine "Türkler yüzyıllardır İslam'a çok büyük hizmetler etmişlerdir. Türklere karşı isyan edilmez, onlara hizmet etmek gerekir" şeklinde cevaplar vermiştir.
*Kadınların sokağa çıkmaları ile ilgili olarak,
"Karılar yuvalarından çıkıp, beşeri yoldan çıkarmış, yuvalarına dönmeli. Mimsiz medeniyet, taifeyi nisayı yuvalarından uçurmuş, hürmetleri de kırmış, mebzul metaı yapmış. Şer-i islam onları rahmeten davet eder, eski yuvalarına. Hürmetleri orada, rahatları evde, hayatı ailede. Temizlik zinetleri; hüsnü kemali şefkat;eğlencesi evladı."
*Meclisin yeni kurulduğu zamanlarda M. Kemal, Said Nursi'yi Ankara'ya davet etmiştir. Mecliste konuşma yapmıştır. Ankara'da edindiği intiba neticesinde yeni mebusların çoğunun namaz kılmıyor olmaları onu müteessir etmiştir. Buna karşı bir 10 maddelik beyanname yayınlayıp, Ankara'dan ayrılmıştır.
Ayrılırken Mustafa Kemal "heykel hakkında görüşünüz nedir?" diye sormuş, O da "Kuranımızın bütün hücumu heykelleredir. Müslümanların heykelleri ise; hastaneler, mektepler, yollar, mabedler gibi abideler olmalıdır" der.
*10 maddelik beyannamede özetle
-"Şu muzafferiyetteki harikulade nimeti-ilahiye bir şükür isterki, devam etsin, ziyade olsun. Yoksa nimet şükür görmezse gider"
-Alemi islamı mesrur ettiniz, muhabbet ve teveccühü kazandınız. Lakin o teveccüh ve muhabbetin idamesi şeairi-İslamiyeyi iltizam ile olur. Zira Müslümanlar İslamiyet sebebiyle sizi severler.
-Bu milletin cemaatları her ne kadar namazsız kalsa, hatta fasık da olsa, yine de başlarındakini mütedeyyin görmek ister. Bir keresinde Beytüşşebap aşairinde isyan vardı. Ben gittim sordum Sebep nedir?
Kaymakamımız namaz kılmıyordu. Öyle dinsizlere nasıl itaat edeceğiz? Halbuki bu sözü söyleyenler namazsız, hem de eşkıya idiler.
-Hasmınız ve İslamiyet düşmanı İngiliz, dindeki kayıtsızlığınızdan pek fazla istifade etti. Hatta diyebilirimki Yunan kadar İslama zarar veren, dinde ihmalinizden istifade eden insanlardır. Maslahatı İslamiye ve selameti millet namına, bu ihmali a'male tebdil etmeniz gerekiyor. (İslamın faydası ve milletin selameti için bu ihmali hayırlı işlere tebdil ediniz)
bu beyannameden sonra M. Kemal ile aralarında sert bir münakaşa geçmiştir.
*1932 yılında Türkçe ezan okunmaya başlanmış.
*Tarikatlarla ilgili görüşü sorulduğunda:
Tarikat zamanı değil, belki imanı kurtarmak zamanıdır. Tarikatsız cennete giren çok fakat imansız cennete giren yok"
Said: saadetli, Allah'ın razı olduğu kimse
Lema: parlama
Risale: küçük kitap, mektup
Müşahhas: şahsiyeti belli olmuş
İttiba: tabi olma, itaat etme
İstilzam: lüzumlu olma, gerektirme
İntac: neticelendirme, meydana getirme
Menfi: olumsuz, nefyedilen (sürgün edilen)
Alicenab: yüksek ahlaklı, iyilik sahibi
İştiyak: fazla şevk, arzu
Sitayiş: övme, medetme
İntişar: yayılma, üreme, dağılma
İttihadı milli: milli birlik
İttihad: fikir birliği, birlik
Hamiyet: mukaddesatı, namus ve haysiyeti korumak için gayret
Sayi insani: insan gücü
Cesim: iri vücutlu , kebir
Muvahhidin: bir olan Allah'a inananlar
Vehim - irşad : kuşkucu düşünce - doğru yolu gösterme, aydınlatma
Milis : orduya yardımcı halk kuvvetleri
Muaheze: azarlama, çıkışma
Zebun: aciz, güçsüz, zayıf
İSMET BOZDAĞ
Turgut ÖZAKMAN
Peyami SAFA
kem grimwood
JEAN MİCHEL VALANTİN